30 Mart 2009 Pazartesi

bekleme salonu

bıraksam dökülebilecek milyonlarca kelimem var sana.
oysa bırakmıyorum, bırakamıyorum.
çünkü hep kötü sonuçlar doğurur biliyorum.
avcumda yaşanmışlıklardan kalan tecrübeler var.
bu gece seni çok bekledim.
ben her gece aslında seni beklerim.
sıfatlar değişir ama sen değişmezsin.
bu gece somut bir sen bekledim ama sen gelmedin.
aklının ucundan beni geçir sevgilim çünkü sen hep benim aklımdasın.

29 Mart 2009 Pazar

resim

bazen sadece boşluk var. sonra aynılık. ufacık bi değişiklik sağlamca koyduğunu sandığın taşları oynatabiliyor yerinden. bir resim aslında olmayanı ya olursa ve neden olmasınlara çevirebiliyor. bir insanın başka birinin aklına düşmesi sadece bir böceğin kanat çırpması kadar kısa bir süre gerektiriyor. uzatılan bir el, fotoğraf makinesinin tuşuna basan bir el, kadehi kavrayan bir el vs...

çünkü herkes kadar benim de bir başkasına ihtiyacım var. bir resme bakıp o resmi olabilirliği üzerinden değil olduğu şekliyle görmeye. -mış gibi yerine aynen öyle demeye.

gelip şu saniye hayatıma girmeni ve
bir sürü fotoğrafımı çekmeni istiyorum. durmadan, sıkılmadan. her karede bana dair bir şeyler olmalı elinden çıkan. demeliyim ki bu adam çektiği her karede beni saklayacak, gitmeme izin vermeyecek. öyle alışmalıyım ki buna hep en güzel resimlerimi çekecek olanın sen olduğunu bilmeliyim başkasına gereksinim duymadan. sen sadece benim resmimi çekmelisin ben sadece senin ellerindeki kameraya gülümsemeliyim. abartıyor muyum dersin? hep abartmaya meyilliydim zaten.

aşk hayatın neden kötü sorusuna cevap budur belki de: çünkü her zaman biraz fazlaca abartırdı...

o zaman abartmaya devam edelim, ne dersin?

gözümü karartıp başka bambaşka bi yerde yeniden başlayabilirim her şeye. yeter ki inanayım. zaten kolay değil midir beni inandırmak? kandırmak da diyebiliriz aslına bakarsan. bir tek resim yeter de artar bile gelmeme.

peki ya gerçek hayat?

bir sürü engel var aramızda seninle. kurulu hayatlarımız, geçmişimizden kalan kırıntılarımız, korkularımız, güvensizliklerimiz. asla cesaret edemeyeceğiz birbirimize. belki de hiç rastlaşmayacağız ya da rastlaşsak dahi anlamayacağız.

"böyle huzurluyum" kalıbına sıkışıp kalacağız beraberce. sen tek bir kişinin resimlerini çekmektense birçok insanı alacaksın hayatına bense tek bir objektife bakmaktansa farkına varmadan birçok hayata dahil olacağım; "oysa sadece seni istemiştim" diyerek.

tek bir olasılıkta mutlu olabilecekken çoğulluklar içinde mutsuzluklarımızla oyalanacağız. ben belki gene gideceğim kör kadına sebep dilenmeye, avunulacak bir sürü mazeretim olsun diye. bir de seni merak edeceğim. sonra açıp bir resme bakacağım öyle görünen ama aslında öyle olmayan.